Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

19 Şubat 2012 Pazar

PAZARTESİ SÖYLEŞİLERİ- DOÇ. DR. İNCİ DOĞANER: EVLİLİK YORGUNLUĞU (SOSYO-DRAMATİK ÇALIŞMA) 30 OCAK 2012

    Doç. Dr. İnci Doğaner ve sosyodrama grubu konuğumuzdu. Üstelik, misafir fırtınasını da yanlarında getirerek. Kapıya kadar uzanan dinleyicileri ile en kalabalık söyleşiye imzalarını attılar.  Ne çok dertliymiş insanlar evliliğin yoruculuğundan. Sadece evlilik mi? İlişkilerden de... Herkes, dağıtılan not kağıtlarına yorgunluklarını döktü ve İnci Doğaner ile ekibine klavuzluk etti doğaçlamalarında.






           Onlarca not arasından, üç konu seçildi ve  hazırlandı doğaçlama olarak. Sosyodrama grubu ayna olmaya karar vermişti konuklara. Sihirli değil ama; sihir usumuzda, düşünmeyi bilirsek. İlk doğaçlama, Mülkiyet-leştirme... Kelimelerin sonuna eklenen -m harfinden hoşlanmayan bir konuğun notuydu. İlişkilerde sahiplenmenin mülkiyet hakkına dönüşmesinden yakınıyordu. Haklı mıydı? Galiba...






            İkinci doğaçlama, - Pasifleştirme ve benliksizleştirme üzerine kuruldu. Evliliği süresince ezildiğinden yakınan bir konuğun notuydu. Özgürlüğünü kaybeden insan üzerinde -m harfi tahakküm sahibi olur bana sorarsanız. Birisini ezmeden köleleştiremezsiniz. Özgür insanın alanları olur. Alanlarını yok edeceksiniz ki özgürlüğünü de teslim etsin kendi elleri ile  an be an. Son alan da istila edildiğinde geriye, sabahları kalkar kalkmaz kahvaltı hazırlayan, çamaşır yıkayan, ütü yapan, temizlikten başını kaldırmayan bir kadın ya da çalışmaktan başka şey düşünmeyen, cüzdan olarak görülen, servis şoförü olan, kredi kartlarını ödeyen bir erkek kaldığını (iş işten geçtikten sonra)   fark ederiz.  Sonrası?...

   Peki ya erkek  ilgisiz ve anne düşkünü olursa ne olur? Aile kurumu var olduğundan beri olan olur ve gelin-kaynana kavgası çıkar; yatak odasında fısır fısır konuşmalar olur, gerilimi yüksek bir film çıkar ortaya. Erkek memnun, ilgi sonsuz, paylaşılmazlık duygusu tavan yapmış; kadın bıkkın, sürekli çekişme ve sıra kapma kavgası içinde; anne ise kızgın ve kıskanç, rakibi genç- güzel ve seviliyor. Eğlenceliydi doğaçlamada ama ya gerçek hayatta? Kadınlara sormak lazım...



   Son söz: Sınırlarını aşmak yerine, sınırda durup temas etseler parmak uçları ile... sorun kalmaz. Anlamaya çalışmak; yapılması gereken bu ve ne demiş Socrates: Kendini bil!. Kendini tanımaktan geçer her ilişkinin doğruları.