Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

BAŞLARKEN

 



   Geçen yıl tam bu günlerde, bir karakedi  Bostanlı'nın dar sokaklarının arasından kıvrılarak, koca alışveriş merkezlerinin, soğuk mağazaların yanı başında duran boş  dükkanın önünden  geçerken durdu; önce dükkanın  boşluğuna baktı sonra gözleri parladı. "Burası" dedi içinden, işte burası.
  "Orası" bugün  kitaplarla dolu, amblemi parıl parıl parlayan bir kitabevine dönüştü. Kedinin kıvrılan kuyruğunun büyüsüne kapılıp yaklaşır, kitap kokusunun sokağı kaplayan davetine   hayır demez, kapıya yönelirseniz daha adımınızı  atmadan kapıda,  saçlarını Çin Savaşçısı tarzında uzatıp bağlamış  Ahmet Bakkal  karşılar sizi.  Selamlaşırsınız;  kitapların önüne geçmeden, geride durur içeriyi görebilmeniz için. Sonra  bir kitap sorarsınız ve  işte o "an", bittiğiniz an-dır. Önce kitabın özgeçmişi ile başlar, ilk hangi yayınevinde basıldığından, hangi çevirmenin elinden geçtiğinden... sonra sıra yazara gelir; yazarı yazdığına pişman eder, beş yaşında saklanbaç oynarken saklandığı kömürlükte siyahlara boyandığı için annesinden yediği dayağa kadar döker tüm geçmişini önünüze. Yetinir mi hiç bununla; bir güzel benzer yazarları, kitapları da tanıtır size. Sonunda bir bakarsınız, elinizdeki kedi amblemli torbanın içinde beş kitap, yüzünüzde koca bir gülümseme ile kapıdan çıkmışsınız.


      Ahmet, soyu hızla tükenmekte olan kitap delilerindendir. Sahaf tadında işini yürüten, kitaba meftun...Bir yaşam anarşisti, "Anime" tutkunu, "fanzin" hastası, edebiyatın her türüne vurgun ama illa ki yeraltı. Bu kadar derinlere dalıp da nasıl üstü başı temiz kalıyor şaşıyorum.
   Mağazacılığın alıp yürüdüğü sektörde Don Kişotvari tavrından ödün vermeden yoluna devam ediyor. Geçen gün, yoldan geçen birisinin elinde telefon konuşurken "hani Kedi Kitabevi var ya, işte o sokakta" diye tarif verdiğini duyduk kapı önü sigara kurultayımız sırasında. İkimizin de aklından aynı şey geçti: Eğer insanlar, kitabevini menzil  alıyorsa o kitabevi tutmaya başlamış demektir.


       
    Dedik ki  memlekette  emekli cenneti biliniyor buralar oysa değil; hele Bostanlı hiç değil. Olmadığını göstermek lazım. Ne yapalım ne edelim diye düşündüğümüz günlerden bir gün Melih Ergen geldi kitabevine şöyle bir baktı, hadi ‘söyleşi rüzgârı’ başlatıyoruz dedi.  Söyleşi olur mu Kedi Kitabevinde, olur tabii neden olmasın.
  Başlıyoruz. Yakında buradan her şeyi öğreneceksiniz. Sadece bunları değil, yeni yayınlanan kitapları, edebiyat dergilerini, kitap yorumlarını, tanıtımlarını...hepsini bulabileceksiniz. Aşktan ölüme, siyasetten felsefeye, ütopyadan müziğe elden geldiğince, konukların gücü yettiğince fikirlerini uçuşturdukları  söyleşilerden. Melih Ergen'in moderatörlüğünde gerçekleşecek bu söyleşilerden notlar bulacak,  kara kedi-ak kedi dalaşmalarını okuyacaksınız. Belki  kaptanı kandırırız, bir kaç satır karalatabiliriz de, belli mi olur.


    Sadece kitapların satılmadığı, uzun sohbetlere kahvenin  karıştığı, rafların düzenli, kitapların tasnifli, edebiyat dergilerinin laf olsun diye değil okunsun diye sergilendiği bir yer.   Aralık ayından itibaren her pazartesi konukların sanatseverler ile söyleşeceği,  'kedi seven- okura düşkün' Kedi Kitabevine, şimdiden hoş geldiniz.. 




    Şimdi arkanıza yaslanın ve sizin için çekilen fotoğraflardaki kitapların sayfalarını çevirmeye başlayın..

  




Hazırlayan: Avram ve Sırrakalem