29 Kasım 2011 Salı
24 Kasım 2011 Perşembe
ŞİZOFRENİ MÜZESİ
Tıp eğitimini yakalandığı " Şizofreni" hastalığı nedeni ile yarım bırakan, annesi ile birlikte yaşayan, Kemeraltı'ndaki küçük dükkanında bilgisayar tamirciliği ile oyalanan Cengiz Manga, müptelası olduğu sanal dünyada dolaşırken, "Şizofreni Müzesi" isimli internet oyun sitesi ile karşılaşır. Yaşadığı hastalığın, kendi dünyasının parçası olan bu oyun ile birlikte, hastalığını da keşfe çıkacağını düşünür.
Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Psikiyatri Kilinik şefliği de yapmakta olan Doçent Doktor Levent Mete'nin yeni kitabı "Şizofreni Müzesi", Artkitap Yayıncılık'tan çıktı.
Levent Mete, Şizofreni hastalığının tanınması ve hastaların yeniden topluma kazandırılması projelerinin önderlerinden birisi. Aynı zamanda, Şizofreni hastalığına ilişkin çalışmaları ile de tanınmakta. "Şizofreni Dayanışma Derneği" kurucuları arasında yer alan Mete'nin; Aşk romanları yazan adam-2000, Terapi-2002, Büyücüler-2003, Rika'nın beyninde-2005, Aşk hastalığı- 2007 romanları ve çok sayıda TRT için yazılmış skeçleri bulunmakta.
Levent Mete, Cengiz Manga'nın Şizofreninin yorduğu ve karmakarışık ettiği bilinci aracılığı ile önce Şizofreni hastalığını tanıtıyor okurlarına, sonra öykünün yardımı ile bambaşka bir dünyanın içine sokuyor. Kitabın kahramanı Cengiz Manga görünse de, gizli kahramanı Şizofreni. Mavi buzlanmadan dolayı elinizin altında yavaşça kayan ve kaydığını ancak yoldan çıkmak üzere iken fark edebildiğiniz araca benziyor Cengiz Manga'nın bilinci de. Normal yaşamın akıp giden satırları arasında gezindiğinizi sanırken bir anda yoldan çıkmış, sanrılara gömülmüş, endişe ve kaygının kol gezdiği, eşyaların boyut değiştirdiği bir başka dünyada buluveriyorsunuz kendinizi. Kendi bilinciniz Cengiz'in bilinci ile bütünleşiyor; eşyalar boyut değiştiriyor, şüphe- korku kaplıyor heryerinizi. Oyunda katili arayan dedektif Cengiz, gerçek hayatta daha siz ne olduğunu anlayamadan, zihninde düşmanlarını yaratıveriyor. Eyvah! kelimesi ağzınızdan dökülürken, kaymaya başlayan aracı (bilincini) fark edip tekrar yola sokmaya uğraşıyor; kah, annesinin kah ilaçların yardımı ile. Bazen başarılı oluyor bazen Şizofreninin karanlık sularında batıp çıkmaya başlıyor.
Şizofreni hastalığını tanımlamak, yeni kapılar açmak ve bu arada iyi bir roman okumak istiyorsanız, Levent Mete'nin "Şizofreni Müzesi"ne mutlaka göz atın.
Yayınevi: Art Kitap
(11/2011)Isbn: 9786058744004
144 sayfa
Dil: Türkçe
Türü: Roman
21 Kasım 2011 Pazartesi
17 Kasım 2011 Perşembe
14 Kasım 2011 Pazartesi
BAŞLARKEN
Geçen yıl tam bu günlerde, bir karakedi Bostanlı'nın dar sokaklarının arasından kıvrılarak, koca alışveriş merkezlerinin, soğuk mağazaların yanı başında duran boş dükkanın önünden geçerken durdu; önce dükkanın boşluğuna baktı sonra gözleri parladı. "Burası" dedi içinden, işte burası.
"Orası" bugün kitaplarla dolu, amblemi parıl parıl parlayan bir kitabevine dönüştü. Kedinin kıvrılan kuyruğunun büyüsüne kapılıp yaklaşır, kitap kokusunun sokağı kaplayan davetine hayır demez, kapıya yönelirseniz daha adımınızı atmadan kapıda, saçlarını Çin Savaşçısı tarzında uzatıp bağlamış Ahmet Bakkal karşılar sizi. Selamlaşırsınız; kitapların önüne geçmeden, geride durur içeriyi görebilmeniz için. Sonra bir kitap sorarsınız ve işte o "an", bittiğiniz an-dır. Önce kitabın özgeçmişi ile başlar, ilk hangi yayınevinde basıldığından, hangi çevirmenin elinden geçtiğinden... sonra sıra yazara gelir; yazarı yazdığına pişman eder, beş yaşında saklanbaç oynarken saklandığı kömürlükte siyahlara boyandığı için annesinden yediği dayağa kadar döker tüm geçmişini önünüze. Yetinir mi hiç bununla; bir güzel benzer yazarları, kitapları da tanıtır size. Sonunda bir bakarsınız, elinizdeki kedi amblemli torbanın içinde beş kitap, yüzünüzde koca bir gülümseme ile kapıdan çıkmışsınız.
Ahmet, soyu hızla tükenmekte olan kitap delilerindendir. Sahaf tadında işini yürüten, kitaba meftun...Bir yaşam anarşisti, "Anime" tutkunu, "fanzin" hastası, edebiyatın her türüne vurgun ama illa ki yeraltı. Bu kadar derinlere dalıp da nasıl üstü başı temiz kalıyor şaşıyorum.
Mağazacılığın alıp yürüdüğü sektörde Don Kişotvari tavrından ödün vermeden yoluna devam ediyor. Geçen gün, yoldan geçen birisinin elinde telefon konuşurken "hani Kedi Kitabevi var ya, işte o sokakta" diye tarif verdiğini duyduk kapı önü sigara kurultayımız sırasında. İkimizin de aklından aynı şey geçti: Eğer insanlar, kitabevini menzil alıyorsa o kitabevi tutmaya başlamış demektir.
Dedik ki memlekette emekli cenneti biliniyor buralar oysa değil; hele Bostanlı hiç değil. Olmadığını göstermek lazım. Ne yapalım ne edelim diye düşündüğümüz günlerden bir gün Melih Ergen geldi kitabevine şöyle bir baktı, hadi ‘söyleşi rüzgârı’ başlatıyoruz dedi. Söyleşi olur mu Kedi Kitabevinde, olur tabii neden olmasın.
Başlıyoruz. Yakında buradan her şeyi öğreneceksiniz. Sadece bunları değil, yeni yayınlanan kitapları, edebiyat dergilerini, kitap yorumlarını, tanıtımlarını...hepsini bulabileceksiniz. Aşktan ölüme, siyasetten felsefeye, ütopyadan müziğe elden geldiğince, konukların gücü yettiğince fikirlerini uçuşturdukları söyleşilerden. Melih Ergen'in moderatörlüğünde gerçekleşecek bu söyleşilerden notlar bulacak, kara kedi-ak kedi dalaşmalarını okuyacaksınız. Belki kaptanı kandırırız, bir kaç satır karalatabiliriz de, belli mi olur.
Sadece kitapların satılmadığı, uzun sohbetlere kahvenin karıştığı, rafların düzenli, kitapların tasnifli, edebiyat dergilerinin laf olsun diye değil okunsun diye sergilendiği bir yer. Aralık ayından itibaren her pazartesi konukların sanatseverler ile söyleşeceği, 'kedi seven- okura düşkün' Kedi Kitabevine, şimdiden hoş geldiniz..
Şimdi arkanıza yaslanın ve sizin için çekilen fotoğraflardaki kitapların sayfalarını çevirmeye başlayın..
Hazırlayan: Avram ve Sırrakalem
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)