Yaz bitiyor. kanında demir seviyesi düşük olanlar, ince hırkalarını giymeye başladı sahilde otururken. Serinlik, yaz uykusundakileri uyandırıyor. Havanın serinlemesi ile baskı makinaları da çalışmaya başladı nihayet. Baskıdan sıcak sıcak ilk çıkan ürünlernden birisi, Kedi Kitabevinin dergi raflarında yerini aldı. Ankara'nın bozlak yanıklığında bir dergi, "Zamansız"; 'yelkovan ve akrebin istifini mürekkep yardımı ile bozmaya karar vermişler' toplantısından doğmuş. Doğduğu topraklarda kalmayıp, buraya kadar ulaşmış.
Gayet iddialı, fiyakalı ve aylık olma çabasında. Rafta yerini aldı.
Gayet iddialı, fiyakalı ve aylık olma çabasında. Rafta yerini aldı.
İHSAN OKTAY'I BEKLERKEN....
Tam beş yıl olmuş. Onu, Karşıyaka sokaklarında görebilirsiniz. Bir kitapçının önünde,
çarşıda alışveriş yaparken, sahildeki kafede birasını yudumlar denizi izlerken... Tercihine saygınızdan, gözlerine bile bakmadan geçip gidersiniz yanından. Oysa tanıyan herkesin aklındaki sorudur: Düş görmeye ihtiyacımız var; ne zaman anlatacaksınız?
İhsan Oktay Anar'ın Yedinci Gün romanı, dağıtım tarihi öne alınarak yayınlandı. Yayınladığı hafta "çok satanlar" listesinde başa oturdu. Oğuz Atay'ın "Ben buradayım sevgili okur, sen nerdesin?" feryat- sorusuna inatla omuz silken okur yaramazlığını belki de " keyfimi bozmayın, her an keman çalmaya başlayabilirim" diyerek bastırabilen tek yazardır İhsan Oktay Anar. Her kitabının son sayfası bittikten sonra, uslu durursa çikolata ile ödüllendirileceğini bilen çocuklara çevirdiği okurları sonunda ödüllerine kavuştu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder