Ülkemizde Görmek ve Kör/lük romanları ile tanınan 1998 Nobel Edebiyat ödüllü Portekizli yazar Jose Saramago’nun dilimize son çevrilen kitabı Kabil, Kırmızı Kedi Yayınları arasında yerini aldı.
Saramago, Adem ve Havva’nın yaradılışı ve cennet bahçesinden kovulmalarına sebep olan olaylar zinciriyle başlıyor hikâyesine. ‘Sorgulayan ve eleştiren insanı’ Kabil’de kişileştirip sadece tarihin gördüğü ilk cinayeti değil, “Tanrının anlatılan tüm gazapları”nı da masaya yatırıyor. Keskin tavrını da daha ilk satırlarda gösteriyor: “Tanrı adı ile bilinen efendi, gözle görülür her şeyleriyle kusursuz oldukları belli adem ile havva’ nın ağzından ne tek kelime çıktığını ne de ilkel bile olsa bir ses yayabildiklerini fark edince, kesinlikle kendine öfkelenmiş olmalı, çünkü cennet bahçesinde bu büyük mü büyük hatadan sorumlu tutabileceği başka kimse yoktu;(…)” (syf:1)
Saramago, tek Tanrılı dinlere ait hemen hemen tüm kutsal metinlerde ortak payda bulan olaylar ve efsaneleri, Kabil’in hayali zaman (onun deyimi ile şimdiki zaman) yolculuğu sırasında yeniden tartışmaya açıyor hiç çekinmeden ve korkmadan. Ama bu metinlerin gerçekliğini veya ‘Tanrı’nın varlığını değil, metinlerin özünü oluşturan “Tanrı Adaleti”nin geçerliliğini ve haklılığını tartışıyor. Bunu yaparken de Tanrı’yı sanık kürsüsüne oturtmaktan çekinmiyor. Böylece, okurun kendisine bırakıyor gerçeklik tartışmasını ve okura hedefinin “varlık” değil “olgu” olduğunu gösteriyor.
“…Tanrı’mız, göğün ve yerin yaratıcısı tam bir zırdeli,… Çünkü yalnızca eylemlerinin bilincinde olmayan bir deli yüz binlerce kişinin ölümünden sorumlu olmayı ve sonra da hiçbir şey olmamış gibi davranmayı kabul edebilir, tabii eğer, sonuçta, delilik yoksa, irade dışı, sahici delilik yoksa, dosdoğru kötülüktür bu(…)” (syf:110)
Kabil, bu tasarlanmış fantastik zaman yolculuğu için biçilmiş kaftandır çünkü kendi iradesi ile gerçekleştirdiği eylem (kardeşini öldürmesi) sonunda, Tanrı tarafından dünya üzerinde gezme (seyyah olma) ve karşılaştığı insanlar tarafından tanınma ile cezalandırılmıştır. Bir suçluyu bu şekilde cezalandıran Tanrı’nın tarihe yayılan eylemlerini, yine aynı isyancı tarafından çıkılan zaman yolculuğu sırasında sorgulamak Saramago’ nun ironik ve zeki bir buluşu. Zaman yolcusu sadece olaylara tanıklık etmekle kalmayıp eleştirilerini de hiç çekinmeden yapmaktadır. Kabil aynı zamanda en büyük isyancıdır Saramago’ nun gözünde; Tanrı’nın en önemli emirlerinden birisine karşı gelen bir isyancı. Böylece, tüm insanların zaaflarını, yanlışlarını ama aynı zamanda adalet, vicdan, suçluyu suçsuzdan ayırma gibi iyi yanlarını da üzerinde barındıran bir roman kahramanına dönüşür.
Sodom ve Gomorra’dan Lilith’e, Musa’nın Sina Dağı’na çıkışından Nuh Tufanına, Babil Kulesinden Eyüp’ün çilesine, İbrahim’den İsrailoğullarının savaşlarına kadar belli başlı eski anlatıları romanda bulurken, yazarın müdahaleleri Kabil’in varlığı ve olaylara etkisinde görülüyor sadece.
Kitabın son bölümünde artık, gördüğü olaylar karşısında bir karara varır Kabil. Bu karar, ikisi arasında ‘Son Savaş’ın da habercisidir.
Kitabı bitirdiğinizde, iktidar-iktidar mücadelesi- Tanrı- Adalet- İlahi adalet hepsi bir yumak halinde büyük bir “Gordion düğümü”ne dönüşüyor zihninizde. Saramago, İskender’in kılıcını sıyırması gibi size de kılıcınızı sıyırmanızı fısıldıyor; Eliniz uzanıp kabzasını kavrıyor…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder