Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

26 Ocak 2012 Perşembe

TOPLUM BÖCEĞİ- KEREM IŞIK

     (1976 doğumlu Kerem Işık,  İzmir’in genç öykücülerinden. Varlık, Kitap-lık, Notos, Özgür Edebiyat gibi edebiyat dergilerinde öyküleri yayınlandı. İlk öykü kitabı Aslında Cennet de Yok,  2010 yılında Yapı Kredi Yayınları arasında yerini aldıktan sonra 2012, Ocak ayında ikinci öykü kitabı olan Toplum Böceği yine Yapı Kredi Yayınları’ndan çıktı.)

    ‘Toplum Böceği’nde yer alan öykülerinde Kerem Işık, gerçeklik ile lego parçalarıymışçasına oynuyor. Öykülerinde yarattığı atmosfer ve ‘hikâye’lerin, tanıdık geldiğini düşünüyorsunuz. Bir gazetenin iç sayfalarındaki haberlerine göz atarken, vapurda çay içerken, çarşıda gezinirken omzunuza sürtünüp geçen türden hemen anımsanmayan ancak yabancı da gelmeyen hikâyeler. Stadyumlara sığmayan işçi alımları, saçma sapan sorular, anlamını yitiren kariyer bilgileri arasında terleyen insanların anlatısı; çocuklarının bir “şey” olması için (çocuğa rağmen) direnirken çocukluğun ne olduğunu unutan anne- babaların maceraları… hepsi yepyeni bir hikâyenin ana parçaları haline dönüşüyor.   
    Kahramanlarının uyumsuzluklarını, sadece ‘uyumsuzluk halleri’ olarak kullanmamış Kerem Işık. Aynı zamanda bireyi ezip yok eden, insanlıktan çıkaran, birey oldurtmayan olgular olduğunu da vurgulama aracı yapmış.   
    Uzun öykülerin arasına serpiştirdiği kısa öykülerinde ise, hem dil hem de anlatı bakımından yeni denemelere girişirken, yarattığı kapalı atmosferden çıkarıp soluk alacağı zamanı yaratmış.
        Günlük hayatımızda karşımıza çıkan kurum-kuruluşlara ilişkin kısaltmaları öyküleri içine serpiştirirken, devletin (aynı zamanda, birey karşısında toplumun) alt metin okumalarını da yapıyor. Bu sayede RTÜK’ün, YÖK’ün, alt- gizli anlamları (işlevleri) üzerine düşünmemizi de sağlıyor.
      Toplum Böceği’nde Kerem Işık; sınıra dayanan, sınırı zorlayan, sınırları zorlanan insanların öykülerini anlatılıyor.  Kerem Işık’ın öykülerindne birisinin epigrafında   Durkheim’dan alıntıladığı gibi: Ne zaman bir birey olarak üzerinizde “zorlayıcı”, sizin tarafınızdan belirlenmemiş bir etki ya da bir şey görürseniz, işte o toplumdandır; diyor.

Yazar: Kerem Işık
Sayfa: 120
Ölçü: 13.5 x 21 cm
ISBN: 978–975–08–2152–3
YKY'de 1. Baskı: Ocak 2012

3 yorum:

  1. Ayfer Tunç'un "Kaptan gemide Kaçak Yolcu Var" isimli derleme öykü kitabında yer alan öyküsü türk edebiyatındaki en ilginç öykülerden birisidir. Bu öyküde noktalama işareti kullanılmamıştır. Yazar kısacık öyküyü "dedim", "dedi" ifadeleri ile anlatmış finali de çarpıcı biçimde yazmıştır. Kerem Işık da bu öyküyü çok sevmiş olmalı ki almış noktalama işaretlerinden arıdndırılmış bir öykü hazırlamış, "dedim","dedi"leri de yerleştirip kısacık öyküsünü tamamlamış. Kitaptaki "Çirkin ile Teknikolor Anı" işte böyle bi röykü. Diğer öyküyü bilmeyenler için çok orijinal bir buluş gibi bile değerlendirilebilir. Ancak orijinal olmadığı ve esinlenmenin kaynağı belli. Bu öyküde takıldıktan sonra bütün öyküleri dikkatle gözden geçirdiğinizde ise eğer türk öykücülüğüne ve şiirine aşina iseniz diğer tanıdıkların izlerini de hissetmeye başlıyorsunuz. Şirin bir kitap. Aşırı esinlenmeyi sorun etmeyen okuyucu için orijinal bir şey bile zannedilebilir. Hoş Elif Şafak bile esinleniyorsa, başkaları niye esinlenmesin?

    YanıtlaSil
  2. İki gözüm Vladimir, sen şimdi iyi bi şey mi dedin kötü bi şey mi?:)) Buradan yorumları cevaplamamak, okuyucuya sayfayı tamamen bırakmak kararım vardı ama ek mi sayarsın düzeltme mi, yazmazsam olmaz. Noktalama kullanmadan yazım biçemi Ayfer Tunç'a ait bir "buluş" gibi de algılanmamalı. Leyla Erbil'in de benzer biçemde yazılı öyküleri var daha eskilerde . Eğer biçem benzeşmelerini de esinlenme olarak kabul edecek olursak içinden çıkılmaz olur ve kimse yazamaz hale gelir. O yüzden, "Kerem Işık biçem olarak Ayfer Tunç'tan esinlenmiştir" cümlesini önerme olarak kabul edecek olursak (bence) baştan yanlış yapmış oluruz. "Öykünme- ki biçem açısından doğru tabir de budur-" var dersek bu ismin Ayfer Tunç olduğu iddiası şüphe içerir diye düşünüyorum. "Aşırı esinlenme" hükmü ise "aşırı" olmuş bana göre... Kerem Işık'ın ilk kitabı ile karşılaştırdığında hem biçem hem de anlatılanlar açısından büyük bir farklılık olduğu kesin. Eğer bir karşılaştırma yapacak olursak, iki kitap arasında yapmak gerekir. Esinlenme ile öykünme arasındaki farka dikkat etmek gerekmez mi?

    YanıtlaSil